NECATİGMA = KOLBASTI GENÇLİK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

NECATİGMA = KOLBASTI GENÇLİK

NECATİGMA = SİTEMİZE HOŞ GELDİNİZ...İYİ VAKİTLER GEÇİRMENİZ DİLEĞİYLE...
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

F

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
ADMİNİSTRATÖR
ADMİNİSTRATÖR
ADMİNİSTRATÖR


Erkek
Yaş : 32 Kayıt tarihi : 25/11/08 Mesaj Sayısı : 746 Nerden : UZAKLARDAN

F Vide
MesajKonu: F F EmptyPerş. Ocak 01, 2009 11:35 am

Faka basmak: Tuzağa düşmek, aldatılmak."Beni nasıl faka bastırdılar anlayamadım bir türlü!"

Fareler cirit oynamak: Bir yer ıssız olmak, kimseler bulunmamak."Koca köyde fareler cirit atıyordu."

Farkına varmak: Gözüne çarpmak, orada bulunduğunu anlamak, fark etmek."O kalabalıkta senin farkına varacaklarını sanmıyorum."

Felce uğramak: 1. Bir işin tamamen bozulması, durup ilerleyemez olması. 2. Hastalık sebebiyle organlarının bir kısmı çalışamaz duruma gelmek, kötürüm olmak."Yaptığımız işin felce uğramasından korkuyorum."

Feleğin çemberinden geçmek: Hayatta çok günler görmüş, acı tatlı olaylar yaşayıp tecrübe kazanmış, olgunlaşmış."O ihtiyar mı? Feleğin çemberinden geçmiş biridir o."

Fellik fellik aramak: Telâşla, hemen her köşeye bakarak heyecanla aramak."Bütün her yeri fellik fellik aradım ama bıçağı bulamadım."

Felsefe yapmak: Olayların sebep ve sonuçları üzerine kendince birtakım soyut düşünceler ileri sürmek.

Fena etmek: Kötü duruma düşürmek, işini bozmak, zor durumda bırakmak, dövmek."Biraz daha konuşursan seni fena edeceğim."

Fener alayı: Bayram gecelerinde kalabalık halk topluluklarının, ellerinde fener veya meşalelerle şehri dolaşarak yaptıkları gösteri.

Feragat sahibi: Gönlü tok, özveri gösterebilen, fedakârlık yapabilen.

Fermanlı deli: Deli olduğu herkesçe bilinen, zır deli."Halk bu ülkeyi fermanlı delilerin eline bırakmayacaktır."

Ferman dinlememek: Kural, yasa, söz dinlememek; hiçbir yerden buyruk almamak."Âşığın gönlü ferman dinlemez oldu."

Fesat kumkuması: Tamamiyle kötülük düşünen, insanları birbirine düşürecek işler yapan, ortalığı karıştıran.
Fırıldak çevirmek: Düzen kurmak, hileli iş görmek."Yine ne fırıldak çeviriyorsun sen?"

Fırsat düşkünü: Çıkar sağlamak, kötülük yapmak için fırsat kollayan kimse."Fırsat düşkünü insanlardan nefret ederim."

Fikir almak: Birinin düşüncesinden yararlanmak."Fikir alınacak insanlar konularında ehil kişiler olmalı."

Fikir vermek: 1. Bir konuda düşüncesini bildirmek. 2. Bir konuda yol gösterici bilgi edinmek."Nasıl yapmalıyım? Bana biraz fikir versenize."

Fikir yürütmek: Bir konu üzerinde kendi düşüncesini söylemek, tahminlerde bulunmak."Bu konuda fikir yürütmek işime gelmiyor."

Fincancı katırlarını ürkütmek: Zararı dokunacak bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak."Kaymakamla konuşurken dikkatli ol, fincancı katırlarını ürkütme sakın!"

Fink atmak: Hiçbir şeye aldırmadan gönlünce gezip eğlenmek, şurada burada oynayıp zıplamak.

Fiskos etmek: Birilerinin bulunduğu bir yerde birkaç kişi gizlice ve alçak sesle konuşmak."Utanmıyor musunuz bu kadar kişi içinde fiskos etmeye?"

Fitil olmak: 1. Çok içip sarhoş olmak. 2. Aşırı ölçüde kızmak."Fitil oluyorum şu adamın hareketlerine!"

Fitne sokmak: İnsanları birbirine düşürecek, aralarını bozacak davranışta bulunmak, sözler sarf etmek.

Fiyat biçmek: Bir şeyin değerini belirlemek, para karşılığını tespit etmek."Bu malın fiyatını biçmek o kadar kolay değil."

Fiyatı dondurmak: Fiyatın yükselmesini önlemek, fiyatların olduğu gibi kalmasını sağlamak."Belediye et fiyatlarını dondurmaya yanaşmıyor."

Fiyat kırmak: Fiyatı birilerinin verdiğinden az vermek, fiyatı düşürmek."Müteahhitlerden ikisi anlaşarak ihalede fiyat kırma yoluna gittiler."

Fol yok yumurta yok: Ortada (bir konu ile ilgili) hiçbir belirti olmadığı hâlde varmış gibi bir kuşkuya düşmek."Henüz ortada fol yok yumurta yok, sen adama para ödemeye kalkışıyorsun."

Fora etmek: Açmak, çözmek."Bütün yelkenleri fora ettik."

Formül bulmak: Bir çözüm, işi çözümleyecek çıkar yol bulmak."Sabahtan beri bir formül bulmaya çalışıyorum, sense yatıyorsun!"

Forsu kalmamak: Sözü geçmez olmak; bir konuda saygınlığı, gücü kalmamak."Adamları arasında da forsu kalmayacak onun."

Foyası meydana çıkmak: Yalanı, dolanı, hilesi, kötü niteliği, kusuru ortaya çıkmak."Yakında onun da diğerleri gibi foyası meydana çıkacak."

Fukara babası: Yoksulları koruyup gözeten, onlara yardım elini uzatan, elden geldiğince yardım etmeyi seven kimse.
Funda demir etmek: Demir atma komutu vermek."Körfeze iyice girince kaptan funda demir edin dedi."

Fütur getirmemek: Bezginlik getirmemek, umutsuzluğa düşmemek."Sakın fütur getirme, göreceksin başaracağız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://super.team-talk.net

F

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
NECATİGMA = KOLBASTI GENÇLİK :: KARMA KARIŞIK :: ATA SÖZLERİ, ÖZLÜ SÖZLER, DEYİMLER -
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar